REKLAM
Deyimler Sözlüğü
Terim | Tanım |
---|---|
Ecel aman verirse | Ölmezsem, ömür yeterse.“Ecel aman verirse torunumu da görürüm.” |
Ecel teri dökmek | Çok korkmak, heyecan içinde bulunup terlemek, korku ve bunalım içinde olmak.“Köprüden geçerken ecel terleri döktüler.” |
Eceli gelmek | Ölmek, sonu gelmek, yok oluş vakti gelmek.“Herkesin eceli gelecek ve bu dünyadan göçecek.” |
Eceline susamak | Ölümüne yol açacak kadar tehlikeli işlere girişmek.“Bırak o silâhı elinden, eceline mi susadın sen?” |
Eciş bücüş | Çarpuk çurpuk, eğri büğrü, düzgün yanı olmayan, çirkin bir biçim almış bulunan.“Eciş bücüş bir yazıyla karşılaşınca şaşırdı.” |
Edebiyat yapmak | Bir işe yaramayan, konuyu açıklamaya yetmeyen, gerçeği yansıtmayan süslü, parlak ve gereksiz sözler söylemek.“Edebiyat yapmaya amma da meraklı bir insanmış.” |
Efkâr dağıtmak | Sıkıntıyı gidermek, üzüntüyü yok etmeye çalışmak.“Sahile efkâr dağıtmak için inmiş olmalı.” |
Eğri (gözle) bakmak | Kötü düşünce besleyerek bakmak.“O, hiç kimseye eğri gözle bakmazdı.” |
Ekmeğinden etmek | İşinden çıkarmak veya atmak.“Adamı durup dururken ekmeğinden ettiler.” |
Ekmeğine yağ sürmek | Birinin yararına göre eylemde bulunmak, istemese de birinin işine yarayacak biçimde hareket etmek.“O işi bana vermemekle yabancıların ekmeğine yağ sürdün sen.” |
Ekmeğini kazanmak | Geçimini temin edecek, ihtiyaçlarını karşılayacak parayı kazanmak.“Kaygılanma, ekmeğini kazanmasını bilir o.” |
Ekmeğini taştan çıkarmak | En zor işleri bile yapıp geçimini sağlayacak becerilikte olmak, her türlü işi yapmak.“Ekmeğini taştan çıkaran insanların arasına katılmakta gecikmedi.” |
Ekmek elden su gölden | Kendisi kazanmayıp başkalarının kazancı ile geçinen kimselerin durumunu anlatmak için kullanılır. |
Ekmek kapısı | Çalışıp para kazanılan, geçim sağlayan iş yeri.“O dükkân benim ekmek kapım, asla satmam, satamam onu!” |
Ekmek parası | Kazanç, geçinmek için kazanılan para.“Ekmek parası kolay kolay kazanılmıyor.” |